Yıllar önce Suriye’deki iç savaştan kaçan Suriyeli çocuklar, ülkelerini hiç görmeden büyümek zorunda kaldılar. Bu çocuklardan biri de Nasrullah Mahmud. 13 yıl önce Suriye’deki savaş nedeniyle ailesiyle birlikte Türkiye’ye sığınan Nasrullah, o günden bu yana Türkiye’de yaşamaktadır.
Savaşın patlak verdiği dönemde henüz küçük bir çocuk olan Nasrullah, 7 kardeşi ve dedesiyle birlikte İstanbul’un Sultangazi ilçesinde küçük bir dairede yaşamaya başladı. Türkiye’ye geldikten sonra eğitim hayatına adım atan Mahmud, ancak eğitimini tamamlayamayarak tekstil sektöründe iş buldu ve çalışmaya başladı. Türkiye’deki akrabalarının bazıları hayatını kaybetti, bazılarıysa farklı şehir ve ülkelere göç etti. Bu süreçte Nasrullah, İstanbul’da yalnız kaldı.
Ülkesini hiçbir zaman tanımayan Nasrullah, Türkiye’de büyümesine rağmen “Ben buranın çocuğuyum” derken, Esad rejiminin sona ermesiyle birlikte artık Suriye’ye dönme zamanı geldiğini hissetmektedir. Bu dönüş, Nasrullah için hem bir özlem hem de bilinmezlik barındırmaktadır.
Beş yaşında Türkiye’ye sığınan Mahmud, doğduğu toprakları hatırlamadığını, sadece televizyonda gördüğü patlamaların yankısını biliyor. “3 yaşımdayken Türkiye’ye geldim. Kaçak yollarla gelmek zorunda kaldım. İnsanlar bize yardımcı oldular. Ev buldum ve okula gidebildim, ancak eğitimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Yaklaşık 7-8 yıldır çalışıyorum. Patronum, arkadaşlarımdan ve çevremden ayrılmak zorunda olmam nedeniyle üzgün. Türkiye’yi çok seviyorum ama artık gitmek zorundayım. Burada yalnızım. 13 yıldır buradayım, Türkiye’yi özlüyorum ama nesi özleyeceğim bilemiyorum. Görmediğim, tanımadığım bir ülkeye dönüyorum” şeklinde duygularını paylaşıyor.
Mahmud, Türkiye’deki her toprağı özleyeceğini, “Eğer bu yaşta olmasaydım, Türkiye’ye gelir miydim? Gelmezdim. Vatanım için savaşırdım, gerekirse hayatımı verirdim” diyerek vatanına olan bağlılığını ifade ediyor. Ayrıca, bir akrabasının savaşta bacağını kaybettiğini de belirtiyor ve bu olayın savaşın acı gerçeklerinden biri olduğunu vurguluyor. Nasrullah, vatanını tanımada yeni bir yolculuğa çıkarken burada kurduğu dostlukların ve yaşamlarının kendisi için ne denli değerli olduğunu da dile getiriyor.
Mahmud, Türkiye’deki eğitim hayatı boyunca yaşadıklarından da söz ediyor. “Okuldan çıktım ve iş hayatına girdim. Irkçılık yaşamadım çünkü çoğu arkadaşım Suriyeliydi, ayrıca bazı Türk arkadaşlarım da vardı” diyerek ironik bir şekilde, yaşadığı zorluklara rağmen insanlarla kurduğu bağların hayatındaki önemini anlatıyor.
Son olarak, Nasrullah Mahmud’un hikayesi, savaşın yarattığı travmalarla dolu bir geçmişin, yeni bir başlangıçla birlikte nasıl derin içsel yolculuklar gerektirdiğini gözler önüne seriyor. Hem vatanından uzakta geçirdiği yıllar hem de belirsiz bir geleceğe dönüş yolculuğu, onu duygusal bir çıkmaza sürüklüyor.