Yenidoğan Çetesi davasının 3’üncü duruşması bugün gerçekleştirilecek. İlgili dava, İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek yasal olmayan yollardan haksız kazanç sağlayan bir suç örgütü hakkında yürütülüyor. Davada, söz konusu çetenin yöneticisi olan İlker Gönen’in tutuklu bulunduğu cezaevinde intihar etmesiyle sanık sayısı 46’ya düşmüştür.
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak olan duruşmada, sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmesi öngörülmektedir. Suç örgütünün üyesi olan toplam 47 sanık, ciddi insan hakları ihlalleriyle ve 10 bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanmaktadır.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 47 sanığın yanı sıra 19 sağlık kuruluşunun da ismi geçmektedir. Örgütün liderliğini Fırat Sarı üstlenirken, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir de önemli yöneticileri arasında yer almaktadır. Suç örgütünün temel amacı, devraldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 acil sevk sistemini etkisiz hale getirerek bu ünitelerin doluluğunu sağlamak ve aynı zamanda Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) üst sınırdan ödeme alabilmektir.
İddianameye göre, suç örgütü, hastaların tıbbi durumlarına yönelik evrak sahteciliği yaparak SGK’ya yalan beyanlarda bulunmuştur. Örneğin, entübe olan bir bebek, entübe olmayan olarak gösterilmekte veya tıbbi müdahale gerektirmeyen bir hasta ağır bir durumda gibi gösterilerek daha fazla yatış süresi talep edilmektedir. Bu yöntemlerle, yüksek ücretlerin tahsil edilmesi hedeflenmiştir. Ek olarak, bazı hasta yakınlarından da fazladan ücretler talep edilmiştir.
İddianamede şüpheliler arasında çoğu sağlık çalışanı olduğu belirtilmekte ve bu kişilerin elde edilen kârın bir kısmından faydalandıkları ifade edilmektedir. Örgütün, bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlamaktansa, maddi kazanç elde etmek amacıyla belirlediği hastanelere yatış yaptıkları öne sürülmektedir. Bu durumun bebeklerin sağlık durumlarını olumsuz etkileyerek enfeksiyon kapmalarına veya bazı durumlarda ölüme neden olduğu belirtilmiştir.
Suç örgütünün, hastanelerden kaçak olarak çıkardıkları currosurf ve infasurf gibi ilaçları da satarak düzensiz kazanç elde ettikleri ifade edilmiştir. Ayrıca, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı biçimde işletme devri gerçekleştirerek, danışmanlık hizmeti adı altında çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalıştıkları da belirtilmektedir. Bu nedenle, sağlık hizmetinin kalitesinin düştüğü ve bebek ölüm sayıların arttığı kaydedilmiştir.
Tüm bu iddialar, sağlık sisteminin ve bebeklerin yaşamının ne denli tehlikede olduğunu göstermektedir. Davanın bugün sürecek duruşması, Türkiye’deki sağlık sisteminde yaşanan bu tür suiistimallere karşı ciddi bir duruş sergilenmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
