Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 26. Olağan Genel Kurulu sırasında MÜSİAD Ankara’da önemli açıklamalarda bulundu. Yılmaz, konuşmasına son yıllarda gündemi etkileyen pandeminin dünya üzerindeki etkileriyle başladı. Bu süreçte, ekonomik aktivitenin yavaşladığını, sosyal dengelerin bozulduğunu ve devletlerin büyük bir borç yükü ile karşı karşıya kaldığını belirtti.
Yılmaz, pandemi sonrası toparlanma sürecine girilmesine rağmen, dünya ekonomisinin hala eski seviyelerine ulaşamadığını vurguladı. 2022 yılında dünya ekonomisinin yalnızca yüzde 3 büyüme kaydettiğini, bu oranın tarihsel ortalamalarının altında kaldığını ifade etti. Aynı zamanda, pandemiyle birlikte oluşan enflasyonist ortama da dikkat çekti ve bununla mücadele için sıkı para politikalarının uygulandığını söyledi.
Dünya ekonomisinin şu an normal bir dönemden geçmediğini kaydeden Yılmaz, artan bloklaşma ve korumacılık eğilimlerinin etkisini hissettiklerini de sözlerine ekledi. Yıl boyunca ciddi bir değişim beklenmediğini fakat geçen yıla nazaran daha iyi bir perspektifin mevcut olduğunu belirtti. Dünya ekonomisinde toparlanma sürecinin devam edeceğini öngördüğünü ifade etti.
Yılmaz, ayrıca, düşen faiz oranlarının ve merkez bankalarının müdahalelerinin, gelişmekte olan ülkelerin finansal açıklarını kolaylaştıracağına da dikkat çekti. Emtia fiyatlarının ılımlı seyrettiğini ve Türkiye’nin enerji ithalatçısı bir ülke olduğunu hatırlatarak, bu durumu olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Ticaret ortaklarının büyümesinin de ihracata etkisini gözlemlediklerini belirtti.
Cevdet Yılmaz, ekonomik gelişmelerin yanı sıra jeopolitik olayların da etkisini vurgulayarak, Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem nedeniyle bütçe açığı oluştuğunu ifade etti ve bu durumu telafi edeceklerini sözlerine ekledi. Bütçe açığının milli gelire oranının tarihin ortalamasına döneceğini ve bu mali alanın reel sektör destekleri ve sosyal adaletin güçlendirilmesi için kullanılacağını dile getirdi.
Yılmaz enflasyon konusunda ise, Türkiye’deki enflasyon oranının dünya genelinin üzerinde olduğunu belirtti. Geçtiğimiz yılın mayıs ayında zirve yapan enflasyonun, yılın ikinci yarısında hızlı bir şekilde düştüğünü dile getirdi. Mevcut enflasyon oranının yüzde 44’e gerilediğini ve bu yılın ocak ayında da düşüş trendinin devam edeceğini öngördüğünü ifade etti.
Yılmaz, enflasyon düşürüldüğünde fiyat istikrarının ve sürdürülebilir büyümenin sağlanabileceğini vurguladı. Enflasyonun, gelir dağılımını etkileme gücüne dikkat çekerek, bunun düşmesi halinde gelir dağılımının iyileşeceğini belirtti. Yılmaz, tüm bu stratejileri uygularken, vatandaşların önceliklerinin de dikkate alındığını, enflasyonu düşürmenin ana hedefleri arasında yer aldığını ifade etti.
Son olarak, enflasyonla mücadele içinde sadece para politikalarının yeterli olmadığını vurgulayan Cevdet Yılmaz, vergi sisteminin adaletli hale getirilmesi ve kayıt dışılığın engellenmesi için de çaba sarf ettiklerini dile getirdi. Yapısal dönüşüm ve verimlilik artışının önemine de değindi. Rekabetin artırılmasının, ekonomik sürdürülebilirlik açısından kritik olduğunu belirten Yılmaz, düşük rekabet olan piyasalara daha dikkatli yaklaşmaları gerektiğini ifade etti. Tüm bu çabaların, Türkiye’nin 2025 yılına kadar önemli ekonomik sorunlarını çözme hedefini destekleyeceği vurgusunu yaptı.
